Eysenck’in kişilik teorisi ve Gray’in alternatif pekiştireç duyarlılık teorisi: karşılaştırmalı bir inceleme

View/ Open
Access
info:eu-repo/semantics/openAccessDate
2018Kind
bookPartMetadata
Show full item recordAbstract
Giriş: Bu çalışmanın amacı, 40 yılı aşkın bir geçmişe sahip olmasına ve sayısız araştırmaya konu olmasına rağmen Türk psikoloji literatüründe birkaç araştırma ve atıf
dışında hak ettiği yeri alamayan Gray’in Pekiştireç Duyarlılık Teorisi’nin-PDT (Reinforcement Sensitivity Theory-RST) tanıtımının yapılması ve bu teorinin Eysenck’in
kişilik teorisiyle karşılaştırılmasıdır.
Kişilik psikolojisinde ayırıcı özellikler yaklaşımının önde gelen isimlerinden
H.J. Eysenck ve J.A. Gray, beyin işlevlerindeki bireysel farklılıkların kişiliğin ayırıcı
özelliklerine neden olduğu varsayımını savunan teorisyenlerdir. Her iki teorisyen
de beyin işlevlerini, kişilik ve davranışla ilgili önemli alanları kapsayan basit bir kavramsal sinir sistemi (conceptual nervous system) vasıtasıyla tanımlayabileceğimiz
varsayımından yola çıkmıştır (Corr, 2004).
Eysenck, kişilik modelini geliştirirken gerekli sınıflamaları ve ölçmeleri yaptıktan sonra kişilik tiplerinde görülen davranışların “neden öyle olduğu” konusunu
açıklamaya çalışmıştır. Eysenck, bu nedensel temeller üzerinde çalışırken ileri sürdüğü hipotezleri test etmek için genel olarak psiko-motor, algı ve öğrenme deneylerine başvurmuştur. Bu deneylerin sonuçlarına ve Hull’un ‘reaktif ketlenme teorisi’ne
de dayanarak, insanlarda bir uyarılma–ketlenme faaliyetinin söz konusu olduğunu
ve kişilik boyutlarının temelinde kalıtımla gelen bu faktörün bulunduğunu iddia etmiştir. Ona göre, ketlenme faaliyetinin yüksek olduğu kişilerde dışadönük, uyarılma
faaliyetinin yüksek olduğu kişilerde ise içedönük davranışlar gözlenir. Öğrenme deneylerindeki verilere dayanan Eysenck, aynı zamanda uyarılma faaliyeti nedeniyle
içedönüklerin dışadönüklerden daha çabuk şartlanabildiklerini ileri sürmüştür.
Gray, Eysenck’in kişilik modelini kabul etmiş fakat kişilik boyutlarının nedensel
temelleri açısından ondan ayrılmıştır. Eysenck’in teorisine kanıt olarak gösterdiği
öğrenme deneylerini inceleyen Gray, bu deneylerde sadece pekiştireç olarak cezanın söz konusu olduğunu dolayısıyla Eysenck’in öğrenme deneylerinde önemli bir dış değişken olan pekiştireç türünün etkisi göz önünde bulundurulmadığı için, “uyarılma–ketlenme dengesi teorisi”nin desteklenir göründüğünün iddia etmiştir. Ona
göre, Mowrer’in “iki faktörlü öğrenme teorisi”ne de dayanarak, öğrenme sürecinde
hangi kişilik boyutunun daha iyi performans göstereceğini belirleyen temel faktör,
pekiştirecin niteliğidir. Gray’in hipotezindeki temel iddia; öğrenme sürecinde, içedönükler cezaya duyarlı bir sisteme sahip oldukları için cezayla, dışadönükler ise ödüle
duyarlı bir sisteme sahip oldukları için ödülle daha çabuk şartlandıklarıdır. Görüldüğü gibi Gray, Eysenck’in aksine dışadönüklerin de kolay şartlanabilme şansına sahip
olduklarını iddia etmiştir. Bu iddiadan hareketle Gray kişilik tiplerinin ortaya çıkmasında ödüle ve cezaya duyarlı iki biyolojik temelli sistemin etkili olduğunu ifade
ederek kişilik teorisini geliştirmiştir. Bu teori kapsamında kişilik tipleriyle pekiştireç türlerinin ilişkisi konusunda birçok deneysel kanıt sunulmuştur. Bu kanıtlarla ve
araştırmalarla birlikte Gray’in biyopsikolojik teorisi başlangıçta Eysenck’in teorisinin bir modifikasyonu iken daha sonra alternatif bir teori haline gelmiştir.
Eysenck ve Gray’in teorileri, varsayımları ve bu varsayımlarla ilgili yapılan araştırma ve deneyler aşağıda ayrıntılı bir şekilde ele alınmıştır.