Anakronik bir karşılaştırma: İbn-i Haldun ve Karl Max

Göster/Aç
Erişim
info:eu-repo/semantics/openAccessTarih
2019Tür
articleÜst veri
Tüm öğe kaydını gösterÖzet
İbn-i Haldun, Batı dünyasında keşfedildiği zaman “tarihsel maddeciliğin öncüsü”
5 olarak karşılanmıştır. Bunun sebebi, onun toplumsal formasyonları açıklarken
ekonomik güçlere önem vermiş olmasıdır. Özellikle şu cümleler bunda etkili
olmuştur: “Bilmek gerekir ki, toplumların (nesillerin) ahvalinde görülen farklılık,
sadece onların geçim yollarının farklı oluşundan ileri gelmektedir.”6 Ekonomi
bilimi, İbn-i Haldun’a göre umrandaki gelişmelerin maddi temelini (üretim,
ihtiyaçlar, tüketim, kazanç ve geçim biçimler vs.) inceler. Nasıl coğrafya ve iklim
umranların farklılaşmasına yol açmışsa, toplumların geçim tarzları (ekonomi) da
farklı evrelerde ve gelişme düzeylerinde yaşamalarına sebep olmuştur.
Bu tespitler, şüphesiz ki Karl Marx’ın alt-yapı ve üst-yapı kavramlarını ve
bunlar arasındaki ilişkiler konusundaki görüşlerini andırmaktadır. Marx’a göre
toplumsal kurumları ve düşünceleri (yani üstyapıyı) belirleyen şey, toplumun
altyapısı olan ekonomidir. Toplumsal üstyapı, ancak ekonomik bir çözümlemeyle
anlaşılabilir. Bu demektir ki Marksist sosyoloji, bir ekonomi sosyolojisinden ibarettir. Yeni Marksistler, üstyapının da altyapıyı etkileyebileceğini savunsalar
da Marx ekonomik temelin nihai anlamda belirleyici olduğuna inanır. Zaten bu
inanç olmazsa, toplumun materyalist kavranışı ve analizi inandırıcı olmaktan çıkacaktır.
Kanaatimize göre İbn-i Haldun ile Karl Marx arasındaki bu benzeşme görünüştedir.
Derinlemesine bir araştırma yapıldığında, iki sebeple onların bağdaştırılamaz
görüşlere sahip oldukları anlaşılacaktır. Şöyle ki, Marksizm özü
itibariyle materyalist bir felsefeye dayanmaktadır. Marksist terminolojide ya da
literatürde materyalizm (özdekçilik) en az üç anlama gelmektedir.